“Glokomluların yarısı hastalığından habersiz”
Dünya çapında yaklaşık 80 milyon kişinin glokom hastası olduğu tahmin edilirken bu hastaların yüzde 50’si glokom olduğundan habersiz.
- Okunma sayısı : 170
- 11.Mar.2024
- Okuma Süresi 5 Dk.
- Twitter'da Paylaş
Glokom hastalığında oluşan göz siniri hasarı geri dönüşümsüzdür. Dolayısıyla da körlükle sonuçlanabilir” açıklaması yaptı.
Göz içi basıncın artmasına bağlı gelişiyor Glokomda göz içi basıncının arttığını söyleyen Doç. Dr. Alim, "Gözler, kendisini destekleyen bir sıvı üretir. Bu sıvı gözbebeklerinden gözün önüne doğru akar. Sağlıklı bir gözde sıvı, iris ve kornea arasında bulunan kanallardan çıkar. Göz tansiyonunda bu kanallarda ki direnç artar, hareket edemeyen sıvı gözde birikir ve göze baskı uygular. Bu baskının oluşturduğu basınç, optik sinire zarar verdiğinde göz tansiyonu oluşur. Glokom genellikle belirti vermediği için hastalar, hastalığın farkına varamayabilir. Sinsi bir hastalık olduğu için özellikle 40 yaştan sonra ve ailesinde glokomu olanlar senelik göz kontrollerini yaptırmalıdır. Hastalar muayene geldikleri zaman tonometre denilen cihazlarla göz içi basınçları ölçülmektedir. Göz içi basıncı yüksek çıkan hastalara, göz dibi muayenesi, göz retina tomografisi ile göz siniri kalınlığı ve maküla gangliyon hücre kompleksi kalınlığı ölçülmekte ve görme alanı testleri yapılmaktadır. Tüm bu tetkikler sayesinde de tanı konulmaktadır” şeklinde konuştu. Erken teşhis edilirse körlüklerin yüzde 90’ı önlenebilir Glokomun ana risk faktörlerinden birinin yüksek göz tansiyonu olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Alim, şöyle devam etti: “Yaş ilerledikçe hastalığın görülme sıklığı da artmaktadır. Glokom her yaşta görülebilir. Özellikle 40’lı yaşlardan sonra görülme sıklığı artmaktadır. Glokom için en önemli risk faktörü aile öyküsüdür. Ailesinde glokomu olanlar bu hastalık riskini taşımaktadır. Ayrıca ilerlemiş yaş, şeker hastalığı, miyop göz bozukluğu, göz yaralanması geçirenler ve kortizon tedavisi gören bireyler daha çok risk taşımaktadır. Glokomun dar açılı ve açık açılı olmak üzere iki türü vardır. Glokom, dünya çapında geri dönüşü olmayan körlüğün ilk nedenidir. Üstelik teşhis edilip kontrol altına alınan her vakaya karşılık, sokakta yürüyen ve glokom hastası olduğunu bilmeyen bir kişi var olduğu tahmin edilmektedir. Yani glokom vakalarının yaklaşık yüzde 50’sinin teşhis edilemediği tahmin edilmektedir. Hastalığın tedavi edilemez olduğu doğru olmakla birlikte, erken teşhis ve tedavi ile glokomdan kaynaklanan körlüğün yüzde 90’ının önlenebileceği de bir gerçektir.” Teşhisin tek yolu rutin göz muayenesi Glokoma bağlı görme kaybını önlemen için yapılacak en önemli şeyin rutin göz muayenelerinden geçmek olduğunun altını çizen Doç. Dr. Sait Alim, “Glokom teşhisi konulduktan hemen sonra hastalara tedavi planlaması yapılmaktadır. Tedavi planlaması hastadaki glokom çeşidine, göz içi basıncı yüksekliğine ve gözün etkilenme durumuna göre değişmektedir. Her hastada hedef göz içi basıncı belirlenmektedir. Hedef göz içi basıncı değeri her hastada farklı olmaktadır. Hastalarda öncelikle ilaç tedavisi başlanmaktadır. Bu ilaç tedavisi hastanın hedef göz içi basıncına göre tek ilaç, iki ilaç veya üç ilaç şeklinde olabilmektedir. İlaç tedavisi yetersiz gelen hastalara lazer tedavisi de yapılır. Eğer lazer tedavisi de yeterli gelmezse bu sefer hastalara glokom (göz tansiyonu) ameliyatı uygulanır. İlaç ve lazer tedavisi yeterli gelmeyen hastalara öncelikle trabekülektomi denilen ameliyatlar yapılır. Eğer bu ameliyat da yeterli gelmez veya başarılı olmazsa bu sefer Seton ameliyatları uygulanır” dedi. Doktorla temas kurmaktan kaçınmayın Göz tansiyonu bulunan kişilerin düzenli doktor kontrolünde olmalarının önemli olduğuna değinen Doç. Dr. Sait Alim son olarak, "Verilen ilaçlar düzenli kullanılmalıdır. Bunun yanında sağlıklı beslenmek, sigara içmemek, kolesterol ve şeker kontrolünü sağlamak önem taşımaktadır. Glokom hastalığının tedavisinin ömür boyu sürdüğü unutulmamalıdır. Burada en önemli konu doktor ile temas kurmaktan asla çekinilmemesi gerektiğidir” önerisinde bulundu.Habere 0 Yorum Yapılmış
Habere Yorum Yap
Prof. Dr. Ayazoğlu Antimikrobiyal dirence karşı uyardı
Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Profesör Dr.
Kışa, hastalıklarından korunmak için doğru beslenme ile bağışıklık sistemimizi güçlendirin
Beslenme ve Diyetetik Bölümü Uzmanı Uzm.
Stres, kötü ağız kokusunun baş sebebi
Uzman Diş Hekimi ve Ağız, Diş ve Çene Cerrahı Prof.